GüncelHaberÖne Çıkanlar

4 Mart Dünya Obezite Günü: Obezite Bir Yoksulluk Hastalığıdır

Obez insan sayısı, son yayımlanan çalışmalara göre tüm dünyada bir milyarı aşmıştır. 1980’lerden bu yana 70’ten fazla ülkede obezite oranları en az iki katına, benzer şekilde son 30 yılda çocuklar ve ergenlerdeki obezite oranı 2-4 katına çıkmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun sağlık araştırmasında da nüfusun %20’den fazlasının obez olduğu göze çarpmaktadır. Önemli bir halk sağlığı sorunu olan obezite, dünya çapında hızla artmakta ve “küresel bir salgın” şeklinde ifade edilmektedir.

Aşırı kilonun hastalık ve ölümle ilişkisi yüz yıllardır bilinmektedir. Obezite ve ilişkili olduğu hastalıklar nedeniyle dünyada her yıl milyonlarca insan ölmektedir. Dünyada başlıca ölüm nedeni olarak gösterilen kardiyovasküler sistem hastalıklarının önemli nedenlerinden biri de obezitedir. Aynı zamanda obezite; tip 2 diyabet, hipertansiyon, inme, kanser, iskelet sistemi hastalıklarına da neden olabilmektedir.

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından vücutta aşırı veya anormal yağ birikimi olarak tanımlanmaktadır. Ölçümünde ise kilonun boyun karesine oranını ifade eden vücut kütle indeksi kullanılmaktadır. Vücut kütle indeksi (VKİ) 30 kg/m2’nin üzeri obezite olarak, VKİ 25-29,99 kg/m2 arası aşırı kilo olarak tanımlanmaktadır.

Küresel düzeyde toplumların sağlığını etkileyen obezite ile mücadelenin başarısızlığının nedenleri de tartışılmaya değerdir. Tüm dünyada obezite ile mücadeleye bakış açısı daha çok tedavi odaklı ve bireysel sorumluluklar üzerinden ele alınmaktayken, ülkemizde de durum benzerdir. Üstelik Sağlık Bakanlığı’nın toplumun daha fazla hastalanması ve hastanelere başvuru sayısıyla övünmekte ısrar etmesi de obezite ile mücadele ve önlenebilir tüm hastalıklar açısından kaygı vericidir.

Obezitede son 40 senede bu denli bir artışta değişen dünya ve toplum düzeninin etkisi tabii ki yadsınmamalıdır. Özellikle merkez kapitalist ülkelerde obezite oranı yoksullar arasında giderek artmaktadır.  Karbonhidrat odaklı beslenme kültürü, sınıfsal eşitsizlikler ve sömürünün her alanda yaygınlaşması, çalışmak zorunda olan insanların çalışma koşullarının gittikçe kötüleşmesi ve yaşam tarzlarının düzensizleşmesiyle dengesiz beslenmeleri obezitenin yaygınlaşmasında önemlidir. Çalışma koşullarının yeterli dinlenmeye olanak vermemesi ve sağlıklı beslenmenin ekonomik açıdan da yükünün ağırlaşması nedeniyle toplum daha kolay ulaşabildiği fazla kalorili, işlenmiş ve sağlıksız gıdaları kısa zaman içerisinde tüketmeye yönelmektedir. Bunların yanında tüketmeye dayalı yaşam, fiziksel aktivite azlığı, ekran başında sürenin gittikçe artışı gibi nedenler de obeziteyle ilişkilendirilmektedir.

Dünyanın en büyük sağlık sorunlarından biri olan obezite ciddiye alınmalı, Türkiye ve tüm dünyada bu zamana kadar başarısızlık getiren mücadele tarzındaki bakış açısı yeniden değerlendirilmelidir. Tedavi edici değil, koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği bir acil eylem planı oluşturulmalıdır. Yeterli ve güvenceli ücret, insanca çalışma koşulları, fiziksel aktivite için ücretsiz, uygun ortam ve zaman, sağlıklı gıdaya her koşulda düşük ücretle ulaşım, okul gibi alanlarda ücretsiz ve nitelikli beslenmenin kamu otoritesi tarafından sağlanabilmesi obezite ile mücadele için de gereklidir.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi